7 Mayıs 2012 Pazartesi

Öfkem insanlara.

Yok öyle üç kuruşa beş köfte bu dünya da hele ki bende hiç yok. Anlamıyorum bazen insan oğlunu . Seversin, değer verirsin ,dostum dersin, arkadaşım ,canım ,ciğerim, kuzu sarmam dersin çıkar tepene pisler. Damarıma basılınca ne çirkef ne soğuk ne kazulet olurum bir beni tanıyanlar bilir. Seversem sarıp sarmalarım göz bebeğim gibi bakarım . Bir de soğumaya başlarsam ohooo oooh kimse tutamaz beni siler geçerim. Damarlarımda ki kanda var benim bu tanımamazlık insanı bir kere sildim mi. 
 Çok yakın bir dostumdan beklenmedik bir kazık yiyorum. Benim abartmamdır belki kazık değildir ama bana değeni, bir ben bilirim çuvaldız mı kazık mı olduğunu. Doğum günüm de yanıma gelmezler, dedem hastalanır geçmiş olsun demezler, bunalırım arayıp sormazlar sorsan ben suçluyum . Peki neden? Çünkü tuğçe arar hep insanları . Bir süre sonra gına geliyor hep ben hep ben, yeter ulayn diyorum yakıp yıkıyorum ortalığı. 
 Sevmiyorum kendimi bazen her önüme geleni içime soktuğum için , neysem oyum aslında kafamı kuma gömemedim asla. Kimseye kızmamam lazım belkide , zırhımı açmamalıyım kimseye.  6 7 yıl birine güvenip dostum diyosun da ne oluyor? yine zamanı gelince ilk o vuruyor seni sırtından. Öfkem, kızgınlığım geçici olsun çok isterdim . Herkese yalandan güvenip sahte sahte 'Aaa merhabalar efendim nasılsınız ?' ' Ay bende iyiyim. Hahahaaha hadi ara beni de görüşelim yavrum öpüyorum' diyen insanlardan olamadım için insanlara bu kadar kızgınım.
 Kinim var insanlara daha kaç yaşındayım bir gün yüzü göremedim şu arkadaş denen mahlukatlardan . Bu mudur ? Benım kaderim kuruşları sayılı olan insanlara altından değer biçmem.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder