26 Temmuz 2012 Perşembe

40 derecelik kıskançlık.

 Havalar bunaltıcı hale geldi. Cehennem sıcakları mı , çöl sıcakları mı , sarı sıcaklar mı ne sıcağıysa sıcağı insanı eritip mum kalıbı haline getiriyor. Klimaymış , cam kapı pencere açayım da ceyranda kalayım çarpılayım da desen ifla olmayan bir sıcak var şu günler de ülkem de şehirimde.
 Bu sarı sıcaklar da öğlen 12 de bile  insan ahtapot gibi sevgilisine  sarılıp gezer mi ya hiç. Olanı var olmayanı var muhabbetini de  geçtim , insan zaten hortumla ıslatılmış gibi sırılsıklam oluyor hele ten tene değdirenler ne hale geliyorlar hiiiiiç anlamıyorum. Geçen gün klimanın altında otururken bile yapışmışım koltuğa çöp balığı gibi vitrine doğru gözüm kaydı annnnnam bi de ne göreyim çocuk ölüyor terden 5 litre ter kaybetmiş zaten kokuyodur da eminim, kız yapışmış sinek gibi çocuğa ıhhhhh bırakmıyor sanki bıraksa kapacak etraftaki kızlar. Yazık ya valla yazık kızın kolundan tutup hey kendine gel bu sıcakta pişik olcaksınız bi rahat ver zaten şu tipi senden başka kimse kol çantası yapmaz dicektim vazgeçtim. Çünkü bilirim kapılır yanımdaki kaptırmayayım korkusu nasıl bir illet kıskançlık verir insana.
 Bu mudur ? aşkın , sevginin, kıskançlığın bedeli 40 derecelik havada ahtapotlar gibi sevgilinle ter kardeşi olmak mıdır? Eyvahlllllar olsun .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder