31 Ağustos 2013 Cumartesi

Çirkinlerin evlenme taktikleri 10 adımda.

 Sonun da keşif ettim neden çirkin kızların ilk evlendiğini. Gittiğim bir düğünde anladım ki ne kadar çirkin olursan ol kocaman bir popon , dombili parmakların ve dolma biber kadar bacaklarında olsa işveli cilveli ve birazda oynaksan nikah cüzdanını eline alıyorsun.

 Adım 1: İlk adım olarak çocuğun çevresinde kim varsa ayyyyy canım ayyyy bebeğim annnnnecimmm babacıııımmm diye yayvan ağızla içten içten sesleneceksin.

Adım 2: Hiç bir şey bilmeyen köylü kız tavırlarınla möçiço gibi bakacaksın etrafa.

Adım 3: Tamamen saf ayağına yatıp her şeye 32 diş sırıtacaksın.

Adım 4: İşveni cilveni evde yapacaksın.

Adım 5: Kaşıkçı elması kadar istemem bit kadar da olsa tek taşım olsun ne olacakmış diyip parmağını uzatacaksın.

Adım 6: Düğün zamanın geldiğinde yememiş içmemiş bugünü beklemiş gibi her şeyi geceler boyu düşünüp planlayacaksın.

Adım 7:  Düğün günü sanki gelin gibi değil dansöz gibi pisten inmeden oranı buranı kıracakmış gibi oynayıp damadın yüzüne baka baka şarkılar söyleyip kendinden geçeceksin.

Adım 8: Gelin çiçeği atarken tüm evde kalmış kız kurusu arkadaşlarını toplayıp ey tanrım tek başına koyma kullarına diye başlayıp çiçek şov yapacaksın.

Adım 9: Takılan altın keseni kayınvalidene verip 24 ayar altın oğlunu kaptım deyip elini öpeceksin.

Adım 10: Artık kocanı da alıp 5 yıldızlı balayına yelken açabilirsin.

Size altın kuralları yazdım bunları aklınızın bir kenarına yazın arkadaşlar. Aşk evliliği bambaşka oluyor yaşaması , evliliği ve yaşlanması. Herkese Allah sevdiceğiyle evlenmeyi nasip eylesin amin.
  Bayıldım bu şarkıyı söyleyerek kızlara çiçek atmasına kızın. Ey tanrım..

 Bu mudur? Benim kadınlık hormonlarım.
 Bu mudur? Gece gece düğün derneğe takmam.
 Bu mudur? Çirkin olan kızların kaderi.

30 Ağustos 2013 Cuma

Kafaları yanmış insancıklar.

Çevre kirliliği yaratan insanlar var dikkat ettiniz mi? Kocaman poposundan utanmadan daracık etek giyenler, manda budu gibi bacaklarına şort giyenler, bir tarzı olmayıp ben tarzım bebeler siz hangi butikten diyerek ortalarda fink atanlar , erkek erkek olalı böyle renkli şortlar giymemiştir deyip övünerek pembeli morlu dallı sopalı şort giyenler vs vs beni kahır ettiler şu yaz sıcaklarına. İnsanlara küstürüp eve kapadılar.


Havanın sıcaklığına verip beyinleri kaynamış desem gözlerine perde inmiş de demem lazım çünkü mümkünatı yok akli dengesi yerinde olan gözleri gören kimse arkası transparan bir gömleğin içine evde giydiği sütyeni giymez. Hadi kabul edip giyecek kadar kezbansın zaten sütyeni göstermişsin herkese neden şeffaf askı takıyorsun? Kim zorladı annem seni? Parmak arası terliği kot pantolonun altına giymiş erkek gibi itici oluyorsun bil.


Ben bu yaz insanların ne giydiğini ne mantıkla giyebildiğini anlamaya çalışırken kısa saç modasına ve Rihanna saç modeline de kafayı taktım. Kızın yüzü beş metre gitmiş bir Anne Hathaway olayım demiş sen kimsin kim?
Nesin sen yüzün banker Biloyum diyor senin verdiğin yanıta bak. Hele ki Rihanna bacıma özenen ergen bunalımına girmiş kardeşlerim size ne oluyor gidin ojenizi değiştirin saçınızı mora falan boyatın ama eşek tıraşı olmuş gibi yaptırmayın kendinizi ne olur. Yakışanı yok mu var tabi ama ben buradayım heyyy kafamı sıkkın artık ne olur diye yalvaranı da çok.

 İnsancıklar çevreye duyarlı olalım kendimize bakalım. Şu sıcak yaz günleri insanların göz zevklerini bozmayalım. Dikkat edin bu  evrende yalnız değilsinz izleniyor , eleştiriliyor ve beyinlerde yok ediliyorsunuz.

Bu mudur? Benim çileden çıkışım.
Bu mudur? Benim bu yazlık göz yamuşmam.
Bu mudur? Etime buduma bakmadan insanları sorgulamam.

18 Ağustos 2013 Pazar

Kocaman saçma hayatlar.

''Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.'' Sözünü severim çoğu insana da yanında ki insana göre etiket vururum ama kendime gelince yooo tövbe haşa kullandırtmam. Yaşadığınız yer küçük bir yer sayılırsa mutlaka çoğu insanla tanış olursunuz. Ne olduğunu ,kim olduğunu, kimlerle takıldığını, mezhebini ,fikrini zikrini her şeyini bilirsiniz.

Farklı insanlar tanıyıp değişik fikir akımlarına kapılıp bazen yolunuzdan şaşa bilirsiniz. Hiç alakanız olmayan hobilere merak sarar , hanzo insanlara selam vermek zorunda kalıp, babam yaşımdaki heriflerle kanka ayağına yatabilirsiniz. Sokak da görüp selam vermeyeceğiniz ablalarla enseye şaplak konuma gelip sahte sahte hihihi diye ağzınız bir metre yayvan dolaşa da bilirsiniz.

Etrafınızda ki insanlara yalanlar söylemeye başlayıp kendinizi sevdirmek için oranızı buranızı parçalayacak hale gelmeye başladığınız an eyvahlar çekip kaçacak delik ararsınız.Tabi ki de bu ana kadar olan her şey size normal gelmektedir ve etrafınızda sizi uyaran insanlar sizi çekemeyen kıskanç varlıklardır.

Hayatta pişmanlık duyulacak tek şey olmadık insanlara olmadık değerler verdiğinizi anladınız andır. O ana kadar kaybettiğiniz insanlar vazgeçtiğiniz hayatları kavramaya başlarsınız. Ve ding dong gerçek dünyaya hoş geldiniz. Salakça davranışlarınız, yalanlarınız ve kaybettikleriniz ile başbaşasınız.

 Benim böyle dönemlerim olmadı mı tabi ki ergenlikteyken oldu / olmuştur. Koskoca insanlar bu durumu şimdi şimdi yaşıyorlar ya işte ben buna çok gülüyorum. Çalışıp bir hayat kurması veya eğitim alması gereken insanlar o cafe bu bar aman sabahlar olmasın salak saçma insanlarla vakit öldürmekte. Gözüm de sözüm de yok sadece zaman akıp geçiyor diyorum.

 Bu mudur? Bitmeyen ergenlik.
 Bu mudur? Sorgusuz sualsiz yaşamak.
 Bu mudur? Beş para etmeyecek arkadaşlıklar.

15 Ağustos 2013 Perşembe

Ağustos çilesi.


Ağustosun kavurucu sıcağı gündüz insanı felç etmeye başladı. Akşam da sanki 34 derecelik sıcaklık ona ait değilmiş gibi buz devrini biz insancıklara yaşatmaya başladı. Bu havalarda makyaj yapsan akıyor panda yavrusuna dönüyorsun 3 4 saat içinde, makyaj yapmasan solmuş kurumuş gitmiş genç yaşta ince hastalığa yakalanmış gibi görünüyorsun; hadi makyajı geçtim ya saçlar? Salık dursa havanın cazibesine dayanamayıp isyan direği gibi toplu saç direnişiyle karşılaşıyorsun , toplasan 3 yaşında ki çocuk gibi saçların oradan buradan firar ediyor en iyisi topuz diyerek topuz yapıyorsun o da arada bir kendini hatırlatıyor ben buradayım heyyy diyerek. Tamam saçı başı da geçtim bu sıcaklarda kızların kıl tüy dertlerine ne olacak? Pantolon da giyilmez ki her gün hele benim gibi narin seniz kesin pişik olursunuz ya da isilik olursunuz. Yaz aylarında sevgililerinizden haber alamıyorsanız  korkmayın 1 2 saat bekleyin orasını burasını bakıma alıp etek , elbise , şort için hazırlık yapıp hayata döneceklerdir.
 Yaz erkeklere geliyor he heyyyy giy şortu çık temiz iş. Yaz demek kadınlar için eziyet demektir. Bir ağustos akşamında oturup hemcinslerime yazıyorum: Ne çektik be.
 
Bu mudur? Benim ağustosla imtihanım.
  Bu mudur? Benim hemcinslerimin çektikleri.
  Bu mudur? Benim derdim tasam.


5 Ağustos 2013 Pazartesi

Korkuyorum karanlık gelecekten.











 İnsanlar hayatlarını kendileri mi çizer?
 Kaderlerini başkaları mı belirler?
 Yaşantılarının nasıl olacağı hakkında söz sahibi değiller midir?

 Şu son yaşanılan dönem de insanlar duyarsız kalıyorsa çevresinde yaşanılan olaylara karşı ve gerçekten insanlık yok oluyorsa ' insanlık bu mudur' diye sorgular oluyor insanlar kendi kendilerini.. Dünyanın çivisi çıkmış diyerek koltuğumuzda oturmak bize yakışıyor mu hiç?

 Elimize çekici alıp çıkmış çiviyi çakmaya çalışmak bu kadar mı zor ?

 Birileri öldürülüyor , birilerine tecavüz ediliyor , yan komşunun kocası tutuklanıyor , en başta gelenler müebbet alıyor , dört duvardan tabutlar yapılıyor , insan canına kıyanlar sokaklarda geziyor , kardeş kardeşe düşman oluyor , kapı bir komşumuzdan etnik kökeni yüzünden uzaklaştırıyoruz , dinini istediği gibi yaşayanları ötekileştiriyoruz , tanımadığımız insanları damgalıyor ve her şey olması gerekenmiş gibi yaşıyoruz.

 Geceleri vicdanı rahat rahat yataklarımız da uyuyoruz. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyoruz her haberden sonra . Bir gün yılanın gelip bizi sokmasından o kadar korkuyoruz ki onu alkışlayıp baş tacı yapıyoruz. Alkışlayan ellerimiz yanmayacak mı sanıyoruz? Göz yaşlarımız akmayacak mı sanıyoruz? Bizim evimizden acı feryatlar çıkmayacak mı sanıyoruz? Kim diye bilir ki  benim kızıma kimse tecavüz edemez diye? Kim diye bilir ki benim oğlum kaza kurşununa kurban gitmeyecek diye ? Kim diye bilir ki bir gün benim seçimim bana sırt dönmeyecek diye?

 Susalım hep beraber belki bir gün yaşanılan karanlığa bir mum yakar birileri.

 Bu mudur? Korkulan karanlıklar?
 Bu mudur? Aydınlık bekleyişlerimiz.
 Bu mudur? Susturuluşumuz.